4 Ocak 2010 Pazartesi

31 ise kaderim, bi gayretle çekerim

Bi gün bi uyanıyosun 30 olmuşsun, gerçekten klişe falan gelirdi bana da ama aynen öyle oluyo.Seni sankim dondurmuşlar 30'unda da çözülmen için sebzeliğin üzerine koymuşlar gibi hissediyosun. Hıyar gibi ya işte.Önce bi için çekiliyo gibi sonra ağlamaktan uyuşur ya beyin, işte öyle seme bi hal alıyosun.Esas 31de panikliyosun, adından mıdır nedir anlamadım, hızlı hızlı hareket edesin geliyo , zaman az sonra seni el izabethle basacakmış gibi, acele acele yaşıyosun her şeyi, konsantre olabilmek adına arada bir ‘ahh evet evettt geliyorum , beni de alın aranıza bende karışayım sizinle yaşama’ desen de olmuyo.31 biterken sende de yaşadığın ve yaşayamadığın her şey için bir pişmanlık hasıl oluyo.Gelecek bilinmeyen anlamına geldiği için , tanıdığın bildiğin geçmişe dönüyorsun yüzünü. Geçmiş misyonunu tamamlasa da (ki bunu sen de bilsen de) gelecek gerçekten korkutuyo insanı ve sen o eski cesur kız olmadığını görüyosun.

Amann bu ne ya kas kas hayat mı geçer, carpediem hadi şekerim lafları parantez içi anlamıyla tiksindiriyo mideni, zira carpediem artık onenightstandin Rutkay Aziz hali gibi görünüyo gözüne(töbe bismillah evlerden ırak). Birde bakmışsın senin gibi insanlarla anlaşabiliyosun ancak.İlk fırsatta satışa geleceğini yada satacağını bilsen de yalnızlık en önemli harcı oluyor dostluğun. İlk ihanetle çözülüş başlıyor, ‘ya bence çok saçma etrafta o kadar çok evli ve mutsuz insan var ki , şart mı yani evlenmek, evlenmeyince özürlümü oluyoruz yani şimdi biz’ tarzı Zeynavari sözler sarfetsen de içindeki Elmayra’nın gelinlik giyme arzusunu frenlemen güngün daha da zorlaşıyo.

Çözülüşün ardından bir bakmışsın, sen ve içindeki Elmayra kalmışsınız çük gibi öylece.Yav acaba bende ne gibi bir sorun var diye gitmediğin gastritçi, kbbci, dermatolog kalmıyo.Dermatoloğun bir tanesi teşhisi koyuyor valla, psikolojik bu, stresten uzak durun geçer diye de tedaviyi yazıyor.Piskolojinin bozuk olduğu doktor tarafından tescillediği için bi parça rahatlasan da tedavi kısmı zayıf kalıyo.

Evire çevire nası getirceğimi bilemediğim sebebi yazımın ana fikri şudur efendim, tedavimi uygulayabilmem için, benim yalnız ve güzel ve dayak arsızı Elmayramı bir parça rahat ettirebilmek adına dertleşmem gerekiyo . Gerçek yaşamda sansürlediğim ama içimde patlayan ne varsa yazasım geliyo şu duvarlara.Şu köşeye de bir fiskos masası koyasım geliyo üzeri fuşya dantel işlemeli.Benim bile tahammül edemediğim şeyleri nasıl okuyup yorumlarsınız bilemiyorum ama , ben bunları yazmasam eğer içimdeki Zeyna Elmayra’mı satacak köle pazarında, hemde yok pahasına.

6 yorum:

Joey Potter dedi ki...

Bu seçeneklerden 'hüzünlü' olanı yok mu? İnsan teleffuz ederken zorlanıyor. Fonda bir şarkı. 'Nasıl geçti habersiz, o güzelim yıllarım' ühüh ühüüh.

sanitabant dedi ki...

haklısın joeyciim seçenekleri bi gözden geçirmem lazım, hatta kaldırayım ben bunları ya, biri yanlışlıkla işaretlerken kaydırır falan allah korusun:))))

Barakuda dedi ki...

valla ne zamandır aklımda, şu blogunu baştan sonra bi okumaya başlıycam diyodum, kısmet bugüneymiş :) sen epey yazdın da karşılığını verememek içime dert olmuştu işte..

carpediem şu dünyadaki en salakça şey bence.. her şeyin bu denli farkındayken nasıl görmezden gelip polyanna olayına girişebilirsin ki..? hele ki bir de çıkış yolunun yegane dayanakları olarak belirlediğin şeylerden yiyorsan asıl darbeleri, sıçtığının resmidir..

şu hayattaki en büyük korku çoğu kişi için "yalnız almak" sanırım.. bunun içinde elbette ki paylaşma duygusu var.. elbette ki sevilme umursanma arzusu var.. elbette ki rutin ve doyurucu bi seks hayatı açlığı var.. vsvs.. ama sanırım en önemlisi halihazırda mevcut olan yakınların akrabaların arkadaşların yavaş yavaş doğal olarak uzaklaşması sonucunda yalnız kalmaktan deli gibi korkmak..en zor anlarında tutunacak bir dala sahip olmak.. düştüğünü hissettiğin anlarda uzattığın elin boşa gitmemesi.. bir dayanak.. vs.. tüm bu dertlerin baş sebebi bence.. partner vardır, yemeğini paylaşırsın, espri yaparsın gülersiniz, seks yaparsın doyarsın bir süre, seversin mutlu olursun.. ama en iğrenç hissettiğin anlarda, ölmeyi istediğin anlarda bile kendini teslim edeceğin birisinin olması hissi, hayali.. aha kilit nokta :)

sanitabant dedi ki...

barakuda:şeref duydum efendim, evvelden haber verseydiniz hazırlık falan yapardık. Ortalık biraz dağınık kusura bakmayın artık:)

kilit noktayı çözmüşsün, başka ne denebilir ki?:)

Barakuda dedi ki...

ocka ayı bitti yetişicem şimdiki zamana yavaş yavaş :)

bir de deli olduğum bir nokta var ki o da şudur..

senin 31 iken klavyenden döktüğün ve katıldığım bir çok detay barındıran tespitlerine ve ruh haline benim 22 iken bu kadar nail olmam ve benimsemem korkutucu bişeymiş gibi geliyor.. bi de bu tür kişisel yazılar içeren blogları sevemem genelde ben.. biraz kıl olmamdan ilerigeliyor sanırım ama burası ok gibi :) haa "sktr ordan!" dediğim yerler olmadı mı bu ocak ayı postlarında, elbet oldu (kadın erkek ilişkilerinde daha çok), ama önemli olan samimiyet gibi işte.. onu da dile dökmek zor.. bazıları elektrik diyor da o da yetersiz bence.. hoşgeldim..

sanitabant dedi ki...

hangimizin durumu daha korkutucu bilemedim:)