16 Nisan 2010 Cuma

Gecikmiş bir bahar yazısı


Üniverstedeyken bi sevgilim vardı. 3 sene dipdibe bi ilişkimiz olmuştu. Yapışık ikizler gibiydik. Ayrı okullarda olmamıza rağmen 15 dk’lık ders aralarında bile bulurduk birbirimizi. Bi süre sonra hastalıklı bi hale geldi ilişkimiz, dakka yanından ayrılamaz hale geldim. Üzerimde inanılmaz bi baskı vardı, kimseyle tek başıma görüşemiyodum. Sınıftaki kızlar buluştuklarında artık aramıyolardı beni, sayko sevgilim huzur vermez diye. Binbir trajedi ve ajitasyonla zar zor ayrıldım ondan. 

İlk 1 hafta boşlukta yüzüyodum resmen. Öyle bi baskı kurmuş ki üstümde karşıdan karşıya geçerken bile tereddüt ediyodum. Karar mekanizmam sıfırlanmıştı. Onun elini tutmak dışında başka bir işlev görmeyen sağ elim, ondan ayrıldıktan sonra nerelere konacağını nasıl duracağını bile bilemez haldeydi. İnsanlara karışmam baya zaman almıştı. Koruyup kollanmak olarak algıladığım şey aslında tamamen onun ego tatminiydi. Özgüvenimi benden almıştı, suyu sömürülmüş bir posaydım resmen. Kendi düşüncesi olduğunun bile farkına varamayan bir zavallı olmuştum onun sayesinde. Ondan önceki zamanlarım tamamen silinmişti hafızamdan. Eskiye dönmek gibi bir lüksüm yoktu artık, o yüzden yepyeni bir ben edinmeliydim.

Yeni beni oluştururken malzemeden o kadar çalmıştım ki, sonrasındaki hayatımda hiçkimsede korunma ve kollanma hissi oluşturmadım. Hatta tam tersi, beni bezdirmek için erkeği dişisi türlü taktikler, numaralar uyguladılar. Ne kadar az beklenti o kadar çok mutluluk düşüncesi mottom olmuştu. İnsanların da işine geliyodu tabi. Karşısında istemeyen, talep etmeyen bir insanla formal ilişkiler yaşamak zorunda kalmıyolardı haklı olarak. O yüzden bana yaklaşanlar medeni hallerini rahatça afişe ettiler.
Yalnızlıktan korkan ve bi o kadar da nefret eden bir insan olmama rağmen yalnızlık benim seçimimmiş gibi davrandım.

Ece Temelkuran’ın bir yazısını okudum  bigün ve yeni benin tanımını gördüm orda.

Konuşmalar yapıyor takır takır, şakalar ediyor ha ha ha, zehir gibi cümleler bırakıp orta yere gidiveriyor, şarkılar söylüyor lay lay lom, haberler veriyor, başka dillere dalıp dalıp çıkıyor, yoruluyor, öpüyor, yine öpüyor, bilmiş bilmiş sıralıyor fikirlerini, kendiyle dalga geçiyor bazen, boyanıp boyanıp nafile yollara düşüyor, şaşakalıyor, açık kalıyor, çocuk gibi oluyor, ısırılıp parçalanıyor. Bu dudaklar başka dudak, siz bilmezsiniz, bazen çok fena titriyor. Her şeyi çatır çatır söyleyen bu dudaklar bazen, o kötü şakaları yapınca siz, o garip cümleleri ediverince, kırılıp yere düşüyor. Bakmayın siz ölçülü bir biçimde, kilitlenip gülümsediğinde, eve gidince sınıfta çiş yapmış çocuklar gibi utanıyor.
Bir de bir göz var, Allah sizi inandırsın, her şeyi görüyor. Parlaması oluyor içinden yakamoz fırlatarak, dünyanın bütün denizlerinin bir anda üşüşmesi de oluyor çamurdan bir bela gibi, şuraya buraya dalması oluyor nedenini açıklayamayarak, çocukluk fotoğraflarına benzediği anlar oluyor ki bu en tehlikelisi, çünkü yakında bir yıkım gelecek demek ki diye görmesi oluyor çok fena, merhamet dilenmesi oluyor kendine çok fena kızarak, dünyaları yakacak gibi efelenmesi de oluyor ki Allah Allah!

İşte buydu muhteviyatım. Pek az kişi bildi ve gördü bu dipnotları ve parantezlerin içini. 

Umudumu kaybettiğim bir dönemdeydim uzun zamandır. Ama bu bahar güzel geldi. Kemiklerim kadar içimi de ısıttı . Unuttuğum heyecanları, şapşal ruh halimi yeniden hatırlattı.Yapmayı hep isteyipte ertelediğim tonca şeyi yapabilmek için bir erkişi çıkardı karşıma.

İlk güneşi görüp de  don paça denize atlayanlar gibi olmazsam eğer, ben bu enerjiyle yazı da çıkarırım gibi geliyo.

6 yorum:

bendis dedi ki...

umarım bu yeni 'sen'le çok daha mutlu olursun,çok hoş bi yazı olmuş aralarda ürpermedim değil :)

sanitabant dedi ki...

:)teşekkür ederim bendis, hoşgelmişsin bu arada

Joey Potter dedi ki...

Hadi bismillah diyelim o zaman. Allah sonunu hayır etsin.

bendis dedi ki...

hoşbuldum :)

Adsız dedi ki...

Ben almanyadan sevgi, gercekten cok guzel bir blog, eger twitter veya facebook sayfasi varsa hemen
ekliycegim.

sanitabant dedi ki...

Sevgi çok teşekkür ederim, çok mutlu oldum. Ama twitter kullanmıyorum, facebook sayfamı da afişe olmamak adına veremiyorum. Umarım beni anlayışla karşılarsın. Mail adresimden bana rahatlıkla ulaşabilirsin