18 Ekim 2010 Pazartesi

Oldboy'a 2

Oldboy yanıma geldi, canımı çıkaracakmış gibi sarılarak, ona göre dans-bana göre hırpalama tadında bişeyler yaptı. Savurmadığı anlarda da eli mememe yada kıçıma dokunuyodu, iyice irite oldum. Ablam, müstakbel enişte ve ablamın arkadaşları pür dikkat beni izliyolardı. Tadım iyice kaçtı ve çıktım dışarı oturdum. Aa bi baktım bizim Hindu karı Oldboyu çekmiş dans ediyo. Başını Oldboy’un omzuna yaslamış, götü tam tur atıyo. Benimki de mest olmuş , karının çıplak sırtını okşasa mı, sıvazlasa mı kararsız, sallanıyo.  Benim rengim attı, ‘lan noluyo’ diye celallendim. Masada oturan arkadaşlar: ‘sakin ol, ikisi de dut gibi sarhoş baksana’ dediler. ‘Lan sıçarım sarhoşluğuna, amma genişlemiş meshebiniz, kendimi köyden gelmiş gibi hissediyorum lan’ diye kaptırıp höykürürken hindunun sevgilisi yanıma gelip, beni dansa kaldırdı. Hah dedim Oldboy, gör bak nasıl dans ediliyomuş. Adam da çakır modunda ikide bir kulağıma ‘veeriı fantastik görl’ diyip duruyodu. Bende ‘riliii’ diye sanki dünyanın en komik şeyini duymuş gibi cilveli cilveli kahkaha atıyodum. 5.sınıf türk filmlerinden fırlamış orospu ama iyi Ahu Tuğba gibiydim.

Oldboy yanıma geldi dans edelim diye. ‘Hayır sen dans etmiyosun hırpalıyosun, Racır harika dans ediyo’ diye bunu göt gibi pistte bıraktım. 2-3 danstan sonra yerime oturdum, masadakiler aferim bakışı attılar  bana. Daha işim bitmemişti. Balkan havaları çalmaya başladığında kızların hepsini içeri piste toplayıp kıvırmaya başladım. Hindu salağı da, beni de alın aranıza diye gülümseyerek yanaşıyodu. O saatten sonra ergenken izlediğim tüm Bollywood filmlerini şöyle bir tarayıp en iğrenç dans  figürlerini buldum çıkardım hafızadan. Karı kıçını tam tur attırıken ben karşısında ringaringu dansları yapıyodum ultra ciddiyetle. Bizim kızlar karınlarını tuta tuta gülüyolardı. Hindu da güldü başta, sonra ben ağaç arkasından cee hareketini yapmaya başlayınca bozulup pisti terk etti. Racır’ının yanına gidip oturdu. O dakkadan sonra kimse beni tutamazdı, Hoppa diye pistin ortasına geçip Osman Aga’da göbek atmaya başladım. Lan resmen kalp krizi geçirecektim öyle bir performans sergiledim ki.

Oldboy garip garip bana bakıyodu. Ayıplıyodu zaar, al işte tipik türk kızı diyodu içinden belki de. Neyse gecenin sonunda Hindu hatun , kabzıman kılıklı bi türkün kucağına zıplayıp, bacaklarını da adamın beline dolayınca film koptu. Bak bak dedim seninkine, Oldboy sallamıyo gibi yaptı. Godoş Racır sevgilisinin elinden tutup, bu karının ateşini nasıl söndürücem acep bakışı atarak gecenin gölgesinde kayboldu.

Bar kapandığında ben yine cin gibiydim, Oldboy ise hala balık gibi yüzüyodu. Eve geldik, yine bişeyler geveledi bu bana. ‘Ben senle sevgili olmak istiyorum, ama nasıl olcak çok zorr, sen beni bırakırsın falan filan’. Lan dedim sabaha hatırlamayacak nasıl olsa, hiçbişey demeden onun mırıldanmalarını dinledim, sarıldım yine. Huzur bir tek ona sarıldığımda sahip olduğum şeydi artık…

Ertesi sabah benim mincomdaki kist korkunç bir boyuta ulaşmıştı ve yataktan çıkıp adım atamayacak hale gelmiştim. Izdırabım korkunçtu. Günlerdir 3er 5er aldığım ağrı kesiciler ve gece de içilen alkolle ağrılarımı görmezden gelebiliyodum ama işte o sabah bambaşkaydı. İlaçlar, reikiler hiçbişeyin tesiri yoktu. Tek yapabildiğim 2 büklüm olup ağlamaktı. Sıçtığımın Kaş’ında adam gibi hastane bile yoktu. Ablam direkt tecrübe etmişti, iğne bile yaptırılmaz bunlara demişti. Ki kaldı ki benim durumum için bahsedilen cerrahi operasyon oranın şartlarına göre tamamen ütopyaydı.

Oldboy durumumun ciddiyetini kavrayamadığından mütevellit, ‘dün gece kıvıra kıvıra dans ettin bugünse ağlıyosun, bu nasıl iş  Allah allah’ diye sırıtınca, can havliyle fırlayıp, buna bağırmaya başladım. ‘Sen biliyomusun ben ne çekiyorum şu anda? Günlerdir tadımız kaçmasın diye 3er 5er ağrı kesici aldım üzerine de gebereceğimi bile bile içtim. Ben meraklı mıyım bu acıyı çekmeye? Evini bi su bastı 3 gündür anlata anlata bi hal oldun travmanı, ben bu kistle günlerdir gece gündüz yaşıyorum. Ankaradaki doktor operasyon dedi, anestezili. Sen biliyo musun bu ne demek? Ben korkuyo muyum? Acaba riski var mı  diye merak edene kadar karşıma geçmiş dalga geçiyosun’ dedim. Resmen böğürdüm. 

Telefona sarılıp hemen ablamı aradım. ‘Canım çok yanıyo , bana sen bakar mısın abla’ diye. Ablam panikledi ‘tabiî ki hemen gelip alayım seni’ dedi. Teli kapattım hıçkıra hıçkıra ağlıyodum. Oldboy ‘neden gidiyosun, ben sana bakarım, ara gelmesin ablan’ tarzı bişeyler söyledi. ‘Yok’ dedim ‘keyfini kaçırmayım daha fazla’. ‘Saçmalıyosun’ falan yaptı, baktı ikna olmuyorum, ‘o zaman ben seni bırakayım buralara kadar gelmesin ablan’ dedi. Tamam dedim.

Arabaya bindik, tek kelime etmedim. Arabadan inince baktım düz yürüyemiyorum, bi yerden destek almam lazım, ‘elimi tut’ dedim. Bi taraftan da test ettim, lan bu elele görünmek istemiyo mu diye. Tedirgin tedirgin tuttu elimi. Bu arada benim Oldboy’un talibi çok. Anlatılanlardan ve gördüklerimden biliyorum. Hatta bi gece eve bi hatun geldi bunun eski sevgilisiymiş, bildiğin daş bi ablaydı. Beni görünce bozuldu ve gitti.

Neyse altımda sümük kıvamındaki kapri eşofmanım, üşüdüğüm için üzerimden çıkarmadığım yün kazağım, ayağımdaki siyah erkek çoraplarıyla, plajdan dönenlerin yanında ultra seksi görünüyodum. Beni kapıdan bırakıp gitti. Ablam hemen yatırdı, saçımı başımı okşayıp uyuttu. Uyandığımda kistim patlamıştı, yok böyle bir rahatlama. En az 10 orgazma bedeldi inanın. Hemen duş alıp kendime geldim. Akşam olmuştu aradım bunu. ‘Patladı gel beni al’ diye.

Ertesi gün yine bol tartışmalı bir sabaha uyandım. ‘ Yok ben senle uğraşamıcam cidden’ dedim ve o an öyle bi laf etti ki sağlı sollu kroşe etkisindeydi yemin ederim. ‘ Habire ben senle yapamam, yok senle yaşamam, bana göre dilsin diyip duruyosun ama hiç benim fikrimi soruyomusun sen’ dedi. ‘O kadar bencilsin ki dünya senin etrafında dönüyo, kendine odaklanmışsın ben aslında önemli bile değilim. Hiçbirşeyimi merak etmiyosun, mesela ben müzisyenim benden piyano çalmamı bile istemedin. Buraya beni, hayatımı merak ettiğin için gelmiş olsaydın, bi parça içine dahil olmaya çalışırdın. Oysa ki sen naaptın habire redettin, habire karşı çıktın. Bak ben Amerikada IBM de program yazılımcısıydım. Altımda 15-20 kişi vardı. Bir işi bir kere söyleyip hatasız karşılık almam gerekiyodu, bunun için özel bir eğitim dahi aldım. Burdan kalma alışkanlıkla sert bir tarz edinmiş olabilirim, ama sen dediklerimden daha çok tarzıma takmış durumdasın. İşte görüyoruz, bazı şeyler istesek de rayına girmiyor’.

Hah işte şimdi sıçmıştım. Yerden göğe kadar haklıydı, ve en önemlisi bak adam beni istemiyodu bile. Dağıldım, parça parça oldum. Boynuna sarılıp ‘beni sen bırakırsan yemin ederim toparlanamam, bırak ben seni istemedim olsun. İster gurur de, ister kıt akıllılık. Ama madem istemiyosun ben böyle bileyim’ demek istedim. Yemedi yapamadım, kendimden tiksinip ağlamaya başladım. Tam maldım işte, istediği olmayınca ağlayan, yerleri tekmeleyen şımarık bi piç gibiydim. Hemen banyoya koştum yüzümü gözümü yıkayıp, iyice sümkürüp odaya gittim. Güzel bi elbise giydim, makyaj yaptım, yanına gittim. Hadi dışarı çıkalım dedim.

Adam kafayı yemişim gibi bakıyodu. ‘ Lütfen madem son gecem tadını çıkaralım, içini yeterince daraltmışım zaten böyle hatırlama beni’ dedim. ‘Peki’ dedi. ‘Votka içelim bir iki tane öyle çıkalım’ dedi. Kedi gibiydim, tamam dedim. Votka içtikçe rahatladım, bu da piyanosunun başına geçti ve bana bişeyler çalmaya başldı. Bü-yü- len-dim resmen. Keşke daha evvel çalsaydı dedim içimden. Adam beni istemediğinden mi, yoksa gerçekten mi bilmiyorum ama ben bu adama abayı yakmıştım bile.

Dışarı çıktık, elimi tuttu, ablamların bara gittik. Müstakbel enişte Oldboy’un hoşuna gider diye blues ve jazz çalmaya başladı.  Temptation çalmaya başladığında Oldboy mest olmuştu. Bu kez hırpalamadan, gerçekten sıkı sıkı sarılarak dans etti. Bir ara ablama, ‘ben sanitayı gerçekten çok sevdim’ dedi. Tanrım ağlayacaktım mutluluktan. Gece o kadar güzeldi ki. Eve doğru zikzak çizerek yürüdük, arabaya bin dedi, peki dedim. O kafayla araba kullandı, yarımadanın orda zifiri karanlık bir yere götürdü beni. Arabadan çıktık, sana bişey söylicem dedi.

Bak ben 5 sene evvel döndüm Amerika’dan, oğlum için dönmek zorunda kaldım daha doğrusu. Ve şu an tek emelim gidip orda tekrar yaşamak.Önce oğlumu Almanya’ya bi sanat okuluna yerleştircem sonra direkt Amerika. Ve ben yalnız gitmek istemiyorum. Bu şu an planlanan bişey değil, döndüğümden beri tek amacım tekrar oraya gitmekti. Tabi bu süreçte beraberliklerim oldu ve bikaç kişiye böyle bi teklifte de bulundum. Ama gördüğün üzre gerçekleşmedi. Yabancı birisiyle yaşamak istemiyorum, eski eşim Almandı, klişe ama farklı kültürler vs. olmuyo işte. Benimle yaşayacak kişiyi hiçbir şekilde mağdur etmek istemem, bunun içinde gerekli birikimi yapıyorum zaten. Olur da ben orada cartayı çekip ölür gidersem,  20 yıllık yatmış sigortam var. Hiçbir şekilde ben oralarda naaparım endişesi yaşanmayacak falan filan…

Benim halimi bi düşünsenize. Ben Kaş falan derken, gelin olmuş gidiyorsun San Fransisco’ya melodileri çalmaya başladı kafamda. Sabaha hatırlamayacaksın Oldboy , o yüzden konuşma dedim. Görürsün dedi. Ultra romantik bi şekilde sarıldık birbirimize, uzun uzun öpüştük.

Ve final günü, döneceğim gün. Sabah saçlarımı okşayarak, ‘müstakbel karım uyanmıyo muymuş hala’ dedi. Allahım dedim bu bi rüya, valla da hatırlıyo billa da hatırlıyo. Fazla coşmuş görünmemek için, birileri hergün bana karım diyomuş edasıyla gayet cool bi şekilde tebessüm ettim.

Kalktım kahve sigara ritüelimizi gerçekleştirdik, ben havalardaydım. Sarılıp sarılıp duruyodum, çenem de düşmüştü bi kere. Ha bire bişeyler anlatıyodum. 2 saat sonra falan bu, ben biraz kestircem sonra kalkıp bi yerlere yemek yemeye gidelim dedi. Tamam dedim, ben de bu arada duş alıp, süslenip, bavulumu toparladım. Saat 12 olmuştu bu hala uyuyodu. Son saatlerimdi, akşam 6buçuk otobüsüyle dönecektim ve uyumasını istemiyodum. Kasıtlı gürültü yaptım uyansın diye. Nitekim başardım da, bu kalktı miskin miskin biraz oturayım bi çay içeyim dedi. Ben bozuldum, ya hadi evde oturmayalım , dışarı çıkalım falan dedim. Sabırsızlanma, bekle işte biraz daha dedi. Ama çok açım ben dedim, ölmessin yarım saatte dedi. Sinirlenmeye başlamıştım heyhat. Ya ben gitcem senin yaptığına bak falan diye söylenirken gene ağzıma tıktı lafı. Ya bi son gündür gidiyo, stres yapma beni dedi. Yine o sert IBM tarzıyla. Ok gibi fırladım, cüzdanımı telimi kapıp doğruca kapıya seğirttim. Sen miskinlik yap, ben gidiyorum, bi ara gelir bavulumu alırım dedim. Baktı öylece, sonra da kapıyı kapattı. 

Dışarı çıktığım anda pişman olmuştum ama gurur yaptım yine. Gidip bişeyler yedim sonra bunu aradım. Gelmiyo musun yaaa diye. Ben bişeyler atıştırdım, dişim ağrıyo ağrı kesici alıp yatıcam, uyanınca ararım seni dedi. Göt gibi kaldım. Ablama gittim, onla dertleştim, it gibi pişmandım ama adam kibarca gelme demişti bile. Çaresizce ablamda bekledim, saat artık 5 olmuştu, otobüse 1,5 saat vardı ve kalktım evine gittim. Yolda da aradım özür dilerim ama eve gelmek zorundayım diye. Kapıyı açtığında buz gibi bakıyodu bana, ben de ona. Niye özür diledin dedi. Ben seni arıcam dedin ya aramadan geldim diye işte dedim. Saçmalama, ben gelme mi dedimki sana, ablanlarla zaman geçirmek istemişsin belli ki, şimdi de böyle seninle olmak istiyodum ama ben ayakları yapma dedi. Ay çıldıracaktım, adam onu it gibi sevdiğime inanmıyodu. 

Biraz münakaşa ettik sonra bu beni otogara götürdü, ama acayip soğuktu. Ayrılıklardan hoşlanmam, senden ricam olayı iyice ağırlaştırma dedi, gözlerim nemli nemli peki dedim. Aşşada yolcu kalmasın uyarısıyla buna sarıldım, kulağına seni seviyorum dedim, hiçbişey demedi. Arkama bile bakmadan otobüse bindim. Ve o da cam kenarına gelip bana bakmadı, otobüs hareket etti ben başladım hüngür sümük ağlamaya.

Sabah Ankaradaydım, direkt işe gittim. 11 gibi beni aradı merak ettim diye, çaktırmasam da hoşuma gitti. İşte böyle sayın okur-yazarlar. O buraya gelir mi?Bu iş nereye gider? Gerçekten aşık mı oldum? Hiçbi boku anlamış değilim. Ama şu an bana sarılması için varımı yoğumu verirdim o da ayrı… 

10 yorum:

Joey Potter dedi ki...

Yani Sanitacan Kezbanlık konusunda Pucca ile yarışacaksın bu durumda :)) Derin analizlere falan girmeyeceğim ev kızı halimle :D :D Ancak bir sorun var senden yani belli. Ruh hastası mısın kızım? :) Adam da alışık değil belli bazı şeylere. Alttan alsan ölür müsün? Güç savaşı mı bu? Cık, cık, cık diyorum :D Eee şimdi ne olacak Amerika olayı falan? Lafta mı kaldı?

Joey Potter dedi ki...

Bir de o kadını oracıkta yolmayıp kendini tuttuğun için tebriklerimi sunuyorum :)

sanitabant dedi ki...

Ay ne bilim joey ya, o kadar heveslendimdi gelin olcam, amerikalara gitcem diye, şu durumda ne oluruz hiç bilmiyorum:( onun önce bi buraya gelmesi lazım, sürpriz falan yaparım diyo ama bilmiyorum. Cidden rahatsızım lan ben.

Arada bir aklı selim davrandığımda oluyo, hatun da o anımı denk geldi zaar:)

Joey Potter dedi ki...

Ya hadi bakalım gelir inşallah. Adam seni Amerikaya bile çağırdıysa ciddi düşünüyor demek ki. En azından bu iyi bir şey.

sanitabant dedi ki...

işallah maşallah dinimiz amin:)

Leah dedi ki...

Anam bu Oldboy da sırtlayıp götürcek seni zaar Amerikalara. Bu ne üle. Dakka 1 gol 1. Kaçıyo izlenimi mi verdin adama naaptın sanitam :D

sanitabant dedi ki...

yok be leahcım fazlaca arıza izlenimi verdim, çekici buldu zaar. Bi süre sonra bıkıp uff senlemi uğraşcam be yapmazsa kesin giderim amerikaya:))

BiPass dedi ki...

yha öncelikle şok oldum; Oldboy'un yer yer atar yer yer gider yaparken bi anda bu kadar ciddi bi teklifte bulunması; müstakbel karıcım kafalarına girmesi bana oha dedirtti okurken; sen adamın karşısında ne kadar şaşırdın, o şaşkınlığı nasıl gizledin tahmin bile edemiyorum. hemen bunun üstüne de aynı hızla tekrar bir 180 derece çark etmesi beni iyice kıllandırdı bilesin sanita'm. tamam sen de arızasın, kaprislisin, çılgınsın felan ama Oldboy da normal değil yani. biliyorum ben ne desem (ki senin beynin de alarm modunda sürekli söylüyor bunları eminim) boş, bu adamın yapacağı manyak romantik bir jestle gaza gelip çekip amerikaya gidecek bir kafa yaşıyorsun şu anda, ah çok iyi bilirim o kafaları. ama adam zerre güven vermiyor, sonra ecnebi ellerinde kapıyı çarpıp çıkıp gideceğin ablan da yanında yokken napıcan bebişim, mutsuz olursun. ayh bilemedim senin için güzel olsun istiyorum herşey.

sanitabant dedi ki...

Baypascım sonuna kadar haklısın. Salim kafayla düşününce ne güven ne de istikrar var ortada. O an "gel yavrum yarın gidelim" deseydi, tutar elinden giderdim. Lakin benim sıvı beyin yavaş yavaş yerine gelmeye başladı. Şu aşamada diil Amerika, Kaş'a gel dese gitmem. Zaten dengesizdim bu adam beni iyice mal etti yaa. Hele bi gelsin yamacıma kıçını kaldırıp, ayık kafayla bi daha anlatsın planlarını.

İyi dileklerinden öperim seni kuzimu:)

Ecehan dedi ki...

Bacım baya zor durumdasın. Ben olsam aynı sen gibi yapardım. Bırak gelirse senindir, gelmezse zaten hiç senin olmamıştır hesabı.