3 Şubat 2010 Çarşamba

Kaplumbağa Terbiyecisi

Oda arkadaşımla geçen hafta dellendik, önce masaların konumunu değiştirdik, onu oraya ittik bunu buraya derken anladıkki 3x3 m’lik kütüphaneyi kaldırmadan oda bi boka benzemeyecek.Eşyaları tekrar eski haline getirdik.Zorunlu kılınan düzeni kabullenemedi bir türlü bünyemiz, bi değişiklik olmalıydı.Mevcut yaşantımızda yapamadığımız değişiklik özlemini odamıza maal ettik.İki masanın arasındaki açıklığa sehpamsı bişiy koyduk, “örtü falan getirsek fiskos masası yapsak bunu, öğle araları türk kahvesi içip patronlarımızı ve iş arkadaşlarımızı çekiştirsek nasıl olur” dedim.Türk kahvesi bana çarpıntı yapıyo diyince arkadaş o hevesim  de kursağımda kaldı.Peki bu sehpanın üzerine ne koyalım diye düşünürken, kısa bir süre önce alt katta açılan akvaryumcu geldi aklımıza.Ya balık alacaktık yada kaplumbağa . “Fish doesn't think because fish knows everything” desekte tercihimizi kaplumbağalardan yana kullandık.Hayatı boyunca kedi beslemiş bir insan olarak sucul bir hayvanla ilk münasebetim olacaktı bu, heyecanlıydım.Önce 1 tane aldık, erkek olsun dedik.15 kişilik ajansta 13 hatun canımıza yetiyodu zaten .Sonra kıyamadık yazık, bunun canı sıkılır diye bide bayan arkadaş alalım yanına dedik.Kaplumbağaların cinsiyeti ters çevirdiğinizde göbeklerindeki lekelerden anlaşılıyomuş.Lekesi yoğun olan erkek, az olan dişi imiş.Aldık hayvancıkları geldik odamıza.Hayvanlar birbirlerinden irite oldu, lan bunlar hemcinsmi aceba diye kaldırdığımızda anladık ki satıcı bize 2 adet erkek satmıştı.Avuçladığım gibi aşağı indim.Baba evine bırakır gibi bıraktım akvaryumuna, allahtan duygusal bağ kuracak kadar zaman geçirmemiştik.En seksi dişiyi rica ediyorum dedim, toplu iğne başı gibi ağzı olan kaplumbağalardan kısmen kalın dudaklısını seçip odamıza getirdim.Akvaryumuna koydum ancak bu yeni gelen de pek sinik bi tip çıktı.Neyse alışırlar zamanla diye oturup bekledik.Erkeğe apple dişiye pc dicektik ki insan hemcinsini böyle aşşağılar mı diye vazgeçtik.Fiona dedik ona da.İş arkadaşlarımız birer ikişer yavrularımızı görmeye geldi.Keyiflendik, gelenimiz gidenimiz eksik olmadı 2 gün.Lakin hayvancıklar değil yanyana durmak birbirlerine bile bakmıyodu hala.Ve bugün anladık ki dişi diye aldığımız kaplumbağa da aslında erkekmiş. Üzüldük çok ama alıştık hergeleye, kıyamadık, veremedik.Hermafrodit bile olsa bağrımıza basarız icabında diye kabullendik.Arada bi yürütüyorum ben bunları , masama A3 koyuyorum üstünde pıtı pıtı masanın kenarına kadar yürüyüp boşluğa bırakıyorlar kendilerini, ama böyle sanki suya dalar gibi.Piskopatça belki ama çok hoşuma gidiyo havada süzülüş anları, o hissi ben de yaşamak istiyorum belkide bilmiyorum.1-2 salise sonra havadayken yakalıyorum bunları, afallıyolar, direkt sırtüstü atıyolar kendilerini.İyi oldu odamızda gerçek anlamda 2 hayvanın olması.Her ne kadar kafalarını sevip, hanimiş minimiş diye sevsem de bi parça tırsıyorum galiba ben kaplumbağalardan ya.Kafaları yılan gibi geliyo, sanki böyle çatallı bi dil çıkacakmış gibi korkuyorum gözgöze gelme anlarında.Alışırım umarım zamanla...

2 yorum:

Dalgaları Aşmak dedi ki...

Hiç korkma :)bir zamanlar bende beslemiştim kısa sürede seni tanıyorlar ve sevgi dolular :)Ara sıra sudan çıkarır kanapeye koyar gel gel derdim öyle hızlı gelirdi ki :)

sanitabant dedi ki...

:)fiona kafasını arada bi uzatıyo ve kedi gibi sağa sola sallıyo, ben de sev beni diyo heralde diye seviyorum.Bide yine kedi alışkanlığımdan gıdısını da seviyorum böyle şişirip pelikan gibi oluyo, hoşlanıyo heralde diye devam ediyorum:)göz temasını da halletsem en az onlar kadar sevgi dolu olucam ben de:))